NEREDEN NEREYE…!
Yeni Caminin önüne kadar geldiler. Orada bağıra bağıra simit satan bir çocuk vardı.
Basketbolcu birden durakladı...Sonra simitçiye yaklaştı:
- Simit'in kaça koç?
- 300 bin abi. Çıtır çıtır....
- Tezgâhta kaç simit var?
- 70–80 tane var herhalde...
- Hepsini alsam ne tutar?
- Seksen desek 24 milyon.
- Al sana 30 milyon... Farzet ki hepsini aldım...
- Sağol abi... sağol...
Basketbolcu üç onluk çıkartıp simitçinin önüne bıraktı.
Eşi şaşkındı.Üç beş adim yürümüşlerdi ki esine yaklaşıp fısıldadı.
- Hidayet sen deli misin?
- Yooo
- Peki yemediğimiz simitlerin parasını niye verdin ?
- Boş ver… sorma.
- Diyelim ki soruyorum. Hem de ısrarla soruyorum.
- Öyleyse söyleyeyim.
- Lütfedersiniz beyefendi.
- Tablanın kenarı dikkatini çekti mi?
- Hayır.
- Baksan görecektin. Tahtaya bir isim kazınmıştı.
- Nasıl bir isim?
- Hidayet!
- Yoksa?
- Evet, o tezgâh, eskiden benimdi.
Bu hikâyeyi hidayet tv8 de katıldığı bir programda kendisi anlatmıştır..
Post a Comment