Başarı Korkusunun Üstesinden Gelmek


Başarı Korkusunun Üstesinden Gelmek       

Aslında anlaşıldığı gibi başarısızlığı isteme ya da başarılı olmamaya çabalama durumu değildir başarı korkusu... Aksine bir şeyler başarmayı istersin. Başarmak için çaba da gösterirsin.


Ama zaten seni engelleyen şey bilinçli zihninle düşünerek, mantıkla verdiğin kararlar değildir. Bilinçaltın sana çaktırmadan, seni sabote eder. Aslında bu durumu anlatmak o kadar zor ki... 


İçinde bir şeyler yapmayı isteyen bir taraf vardır. Diğer taraftansa gereklilikleri bildiğin halde; yapmana engel olan bir şeyler vardır. Bazen bahane bulur, bazen de sadece yapmazsın...

Peki, sende böyle bir sorun olduğunu nasıl anlarsın?    

Buyurun belirtiler: 

  • Herhangi bir başarın karşısında başaramayanlardan utanıyorsan.    
  • Aşırı empati kurma sorunun varsa.    
  • Başladığın işleri bitirmekte zorlanıyorsan.   
  • Büyük projelerinden kaçınıyorsan ya da sürekli erteliyorsan.
  • Planlarını ve hedeflerini sık sık değiştiriyorsan.    
  • Fikirlerini insanlarla çatışmamak adına dile getirmiyorsan ve hatta sık sık değiştiriyorsan.   
  • Yeterince iyi olmadığını düşünerek hayallerinden vazgeçiyorsan, kendi işlerini sabote ediyorsan.  


Yukardakilerin biri ya da bir kaçı varsa; maalesef dostum, sende de başarı korkusu var..   

Bu korkudan kendi kendinize kurtulmaya nasıl başlayacağınızı anlatacağım. 

     

Pozitif ol!    

Beynimize negatif bir fikir tohumu girdiğinde o kadar hızlı büyür, dallanıp budaklanır ki inanamazsın. O yüzden çevrendeki negatif insanlardan uzaklaş...  

Her gün o gününüzle ilgili olan bütün pozitif olayları not edin. Yani bir “pozitifler günlüğü” oluşturun ve farkındalığınızı artırmaya başlayın. Ve negatifliklerin eriyip gittiğini izleyin. 

Başarı kütüphanesi oluştur. 

Bazen kendimize olan inancımızı kaybederiz. Kendimizi boşlukta gibi hissederiz. İşte böyle zamanlarda bir itici güce ihtiyacımız olur. Bu anlar için sana ilham veren hikâyeleri, yazıları ya da özlü sözleri topladığın bir klasörün olsun. Videolar, filmler... Sana mutlu anlarını hatırlatacak her şey içinde olabilir. 

Müzik dinle.   

Kedine bir müzik listesi oluştur. Tabii ki içinde hüzünlü şarkılar olmasın. Daha çok seni harekete geçirecek müzikler olsun.

Evet, çalışırken müzik dinlemek pek tavsiye edilmese de, bu kesinlikle yanlış bir inanış, çalışırken de dinle. Çünkü eğer gerçekten yapmak istediğin şeyi yapıyorsan, müzik bilinçaltını susturacak. Bu sayede “an” da kalacaksın ve işine aslında sessiz ortamda konsantre olabildiğinden daha çok konsantre olabileceksin.

Ben de bu yazıyı yazarken , müzik dinliyorum.


Özgünlüğün için kendine zaman tanı.    

Evet, biliyorum elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorsun. Ama biraz dur. Kim olduğunu biliyor musun? Seni neler mutlu eder? Tutkuların nedir, biliyor musun?  

Düşün; bu dünyada varoluş sebebin ne? Peki, bunu hayatına yansıtıyor musun? Maalesef çoğu insan sorumluluklardan, hedeflerden dolayı yaşadığı hayattan zevk almayı unutuyor. 

Ne kadar meşgul olursan ol, kendine zaman ayırmalısın. Kendine biraz ekstra zaman ayırırsan göreceksin ki diğer sorumluluklarının çözümü de kolaylaşacak.

Yaratıcı fikirler aklına hücum etmeye başlayacak. Etrafındaki kişilerle iletişimin düzelecek. Stresin azalacak, sağlığın düzelecek ve hayattan zevk almaya başlayacaksın.

Kaosu Yönet.

Bazen yapılacak iş çok ama o işler için az zamanın vardır. Her şey kaosa döner, nefes alamadığını hissedersin. Hiç bir şey elinden gelmeyecekmiş gibi hissedersin. Oysa böyle durumlarda afallamış olmak hiçbir işe yaramaz. 

Dur. Derin bir nefes al,  yapılması gereken işlerden birini ana iş olarak seç ve o işe konsantre olarak yapmaya başla. O sorunu hallettikten sonra herhangi bir diğerine geç. Göreceksin ki kaos planlı bir çalışmaya dönüşmüş. Büyük resme daha net bakabileceksin.



Öğren.

İnsanlar genellikle bilmediklerinden korkarlar. Eğer bir şeyden korkuyorsanız öncelikle kendini o konuda eğitmelisin. Sadece kitaplarla da değil tecrübe ederek. Kalıcı bilgi böyle öğrenilir.

Aksi takdirde bilinmezlik hiç bilmediğin karanlık bir odada yürümeye çalışmak gibidir. Başta korkarsın ve neyle karşılaşacağını bilemezsin.  Ama bir kez ışıklar açıldıktan sonra her şey daha net ve daha kolaydır.



Dengeni bozma.

Başarı, ne kadar önemli gözükürse gözüksün; hayatın kişiliğinle dengeli bir biçimde gelişmelidir. Yoksa başarı yolculuğun bir takıntıya dönüşür ve hayatında gerçekten sevdiğin bir şeyleri kaybetmene neden olabilir.

Başarıyı sonuç olarak görmektense yolculuk olarak görmeye başla. Her adımda kendinden kopmadan, sağlam adımlarla ilerle. Sevdiklerine vakit ayır, hobiler edin veya tutkularının peşinden git. Kendini geliştirmeye devam et.



Kendine güvenmelisin.

Kendine güvenin ölçütü nedir? Eğer ki dış referanslı bir kişiysen özgüvenin kendinden değil; etrafından gelir. Başkalarının söyledikleri, aldığın tepkiler özgüvenini artırır veya düşürür. 

Özgüvenini ne etkiliyor? Görünüşün mü? Paran mı? Başarıların mı? Hakkında söylenenler mi? Bunların hepsi değişebilecek şeylerdir. Fakat özgüven “öz” den gelmelidir. Herhangi bir sebebe bağlı olmadan… Her sabah aynaya baktığında “İşte bu adam benim en iyi dostum! Ve onu seviyorum” diyebilmektir. Kaybedemeyeceğin tek şey kendinsin; o yüzden kendini sev ve gereken değeri ver!


Hiç yorum yok